Mutfakta zemini süpürdüm.
- I swept the floor in the kitchen.
Odanın süpürülmesini buyurdu.
- She ordered the room to be swept.
Odayı süpürmek kızımın işidir.
- Sweeping the room is my daughter's job.
Mary evi süpürmek istiyor.
- Mary wants to sweep the house.
Tom bir baca temizleyicisidir.
- Tom is a chimney sweep.
Yapmak zorunda olduğun bütün şey zemini süpürmektir.
- All you have to do is sweep the floor.
Tozu süpürmemiz gerekir.
- We need to sweep up the dust.
Onu odayı süpürürken görüyorum.
- I see her sweeping the room.
Tom Mary'den yeri süpürmesini istedi.
- Tom asked Mary to sweep the floor.
Çocuklara odayı temizleme görevi verildi.
- The children were assigned to sweep the room.
... a bipartisan plan. It was swept aside. I think something this big, this important has to ...
... mysticism that swept over this region ...