Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.
- I saw them surrounding him.
Evin etrafını çevirttik.
- We've got the house surrounded.
O kalabalık tarafından kuşatılmıştı.
- He was surrounded by the crowd.
Askerler köyü kuşattı.
- The soldiers surrounded the village.
Brown etrafının çevrildiğini gördü.
- Brown saw that he was surrounded.
Yaşlı bir adam etrafı torunlarıyla çevrili olarak oturdu.
- An old man sat surrounded by his grandchildren.
Yeni çevreme uyum sağlamayı oldukça zor buldum.
- I found it pretty hard to adjust to my new surroundings.
Müzik hayatımızı hava gibi çevreler.
- Music surrounds our lives like air.
and this way they get rid of those grand and stubborn opinions that surround them.
... You surround yourself with people who are smarter ...
... at all of the books that surround it. ...