Karının itiraz etmesi şaşırtıcı.
- It is surprising that your wife should object.
Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.
- Surprisingly enough, he turned out to be a thief.
Şimdi bu sürpriz değil.
- That's not surprising nowadays.
Öğretmenin tarafından azarlanman sürpriz değil.
- It is not surprising that you should be scolded by your teacher.
Onun düğünü hakkında bir şey duymamış olman şaşırtıcı.
- It's surprising that you haven't heard anything about her wedding.
Onun istifa etmesi şaşırtıcı değildir.
- It is not surprising that he resigned.
Ne güzel bir sürpriz!
- What a nice surprise!
Ne güzel bir sürpriz!
- What a lovely surprise!
Seni şaşırtmak istemedim.
- I didn't want to surprise you.
Seni şaşırtmak istemedim.
- I didn't mean to surprise you.
Mary şaşkınlıkla ona baktı.
- Mary stared back at him in surprise.
Depremin ardından, insanlar şaşkınlıkla yerdeki derin çukura baktılar.
- After the earthquake, people stared into the deep hole in the ground in surprise.
Ona sürpriz yapmak istiyorum.
- I want to surprise him.
Tom'a sürpriz yapmak istedim.
- I wanted to surprise Tom.
Ne beklenmedik bir sürpriz!
- What an unexpected surprise!
Sizden bir hediye almak beklenmedik bir sürprizdi.
- Receiving a gift from you was an unexpected surprise.
Tom herhangi biri kadar hayret etti.
- Tom was as surprised as anyone.
Tom tamamen hayret etmiş değildi.
- Tom wasn't totally surprised.
Hapishane gardiyanının bir kadın olduğunu görmek çoğu insanı şaşırtır.
- It surprises most people to find out that the prison warden is a woman.
Onun sessizliği beni şaşırttı.
- Her silence surprised me.
Ordumuz kırallığa baskın yaptı.
- Our army took the kingdom by surprise.
A surprising number of people attended the rally.
The surprise attack was devastating.
Imagine my surprise on learning I owed twice as much as I thought I did.
He doesn't surprise easily.
It surprises me that I owe twice as much as I thought I did.
... can be seen in surprising ways. ...
... we'll need the help of a very surprising creature. ...