He looked at her with bleary eyes.
- O, sulanmış gözleriyle ona baktı.
I'm done watering the flowers.
- Çiçekleri sulamayı bitirdim.
He was watering his garden with a hose.
- O bahçesini bir hortum ile suladı.
I needn't have watered the flowers. Just after I finished, it started raining.
- Çiçekleri sulamama gerek yoktu. Bitirdikten hemen sonra yağmur yağmaya başladı.
Friendship is a plant which must be often watered.
- Dostluk sık sık sulanması gereken bir bitkidir.
Water the flowers before you have breakfast.
- Kahvaltınızı yapmadan önce çiçekleri sulayın.
The flood waters tumbled my house into the river.
- Sel suları evimi nehre yuvarladı.
They need to be able to irrigate without relying solely on rain.
- Onların yalnızca yağmura bağımlı olmaksızın toprağı sulayabilmeye ihtiyaçları var.