Ev uygun şekilde yalıtılmış.
- The house is suitably isolated.
Tom toplantıyı düzenlemek için uygun bir yer arıyor.
- Tom is looking for a suitable place to hold the meeting.
Bu malzeme bir elbise için uygun değildir.
- This material is not suitable for a dress.
Tatoeba külliyatındaki tüm cümleleri, dil eğitimi için doğru ve uygun saymak tehlikelidir.
- It's dangerous to assume that all of the sentences in the Tatoeba Corpus are correct and suitable for language study.
Bundan daha iyi bir ortam bulunamaz.
- One can hardly find a more suitable climate.