O şimdilik kâfi gelecektir.
- That will be enough for the time being.
Twitter yeterince iyi değil.
- Twitter is not good enough.
Hepimiz için yeterli yiyecek vardı.
- There was food enough for us all.
Tom şehirde yaşamak için yeterli para kazanıyor mu?
- Does Tom earn enough money to live in the city?
Hepimiz için yeterli yiyecek vardı.
- There was food enough for us all.
Twitter yeterince iyi değil.
- Twitter is not good enough.
Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır.
- Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy.
Bu kitap benim okumam için yeteri kadar kolaydır.
- This book is easy enough for me to read.
Annem yeteri kadar masum bir halde Biraz daha bira ister misin? diye sordu.
- Mom was innocent enough to ask him: Would you like any more beer?
Bu yiyecek yeterince besleyici değil.
- This food's not nourishing enough.
Bu herkesi beslemek için yeterli yiyecek değil.
- This isn't enough food to feed everyone.
Bu, yeterli miktardan daha fazla
- It's more than enough.
Markku ve Liisa kıt kanaat geçinecek kadar yeterli miktara sahipti.
- Markku and Liisa had just enough to keep the wolf from the door.