Çile çekmekten saçı ağardı.
- Her hair grayed with suffering.
Eşim zatürreden dolayı acı çekiyor.
- My wife is suffering from pneumonia.
O, baş ağrısından acı çekiyor.
- He is suffering from a headache.
Acı çekme hayatın sefaletinden kaynaklanıyor.
- My suffering is due to life’s miseries.
Başkalarının acı çekmelerini izlemek, neden bu kadar hoşumuza gidiyor?
- Why do we feel schadenfreude over others' suffering?
Bazılarına göre hayat zevktir, diğerlerine göre acı çekmektir.
- To some life is pleasure, to others suffering.
Ciddi bir hastalıktan ötürü acı çekiyor.
- He is suffering from a serious illness.
Ben zehir yerine darağacını seçersem, ölmeden önce kısa bir süre için acı çekeceğim.
- If I choose the gallows instead of the poison, I'll suffer for a shorter amount of time before dying.
Kızım zaten dört senedir iştahsızlıktan ızdırap çekmekte.
- My daughter has been suffering from anorexia for four years already.