Sessizce acı çekmek zorunda değilsiniz.
- You don't need to suffer in silence.
Acı çekmek insanoğlunun alnına yazılmıştır.
- Man is destined to suffer.
Sessizce acı çekmek zorunda değilsiniz.
- You don't need to suffer in silence.
Acı çekmek insanoğlunun alnına yazılmıştır.
- Man is destined to suffer.
Çile çekmekten saçı ağardı.
- Her hair grayed with suffering.
Onun yaşında saç dökülmesine uğramak çok üzücü.
- Suffering from hair loss at her age is so sad.
Bir araştırmaya göre, dünyada bir milyar kişi yoksulluktan sıkıntı çekiyor.
- According to a survey, 1 billion people are suffering from poverty in the world.
O, bacaklarındaki zayıf kan dolaşımından sıkıntı çekiyor.
- He suffers from poor blood circulation to his legs.
Siyah Amerikalılar, ırkçılıktan dolayı acı çekmeye devam ettiler.
- Black Americans continued to suffer from racism.
İnsanların açlık çektiği yerler varken, Japonya'da birçok yiyeceğin atıldığı bir sürü meskenlerin ve restoranların olması yüz kızartıcı bir gerçektir.
- It is a shameful fact that, while there are lands where people suffer from hunger, within Japan there are many households and restaurants where much food is thrown away.
Ben zehir yerine darağacını seçersem, ölmeden önce kısa bir süre için acı çekeceğim.
- If I choose the gallows instead of the poison, I'll suffer for a shorter amount of time before dying.
He's suffering from the flu this week.
I hope you never have to suffer the same pain.
the holie ghoste doth manifestlie expresse, saying: I suffer not that women usurpe authoritie above man:.
At least he didn't suffer when he died in the car crash.
If you keep partying like this, your school-work will suffer.
He was, I believe, not in the least an ill-natured man: very much the opposite, I should say; but he would not suffer fools gladly.