Aniden yağmur yağmaya başladı.
- Suddenly, it started to rain.
Aniden yağmur yağmaya başladı.
- Suddenly rain began to fall.
O birdenbire çok mutlu oldu.
- He was suddenly very happy.
Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu.
- If there existed a market for sentences, our grammatical speculations would suddenly make sense.
İki yıl önce kardeşimin ansızın ölmesinden beri, yengem onun kendisine bıraktığı küçük mücevher dükkanına gitmeye devam etti.
- Since my brother died suddenly two years ago, my sister-in-law has valiantly kept going the small jewellery store he left her.
Köprü ansızın yıkıldı.
- The bridge suddenly gave way.
Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu.
- If there existed a market for sentences, our grammatical speculations would suddenly make sense.
Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
- Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
Birden bire ne olduğunu fark ettim.
- I suddenly realized what was happening.
Birden bire kör olsan ne yaparsın?
- If you became blind suddenly, what would you do?
Aniden yağmur yağmaya başladı.
- All of a sudden, it began raining.
Aniden yağmur yağmaya başladı.
- Suddenly it began to rain.
Birden beklenmedik bir şey oldu.
- Suddenly, something unexpected happened.
Birdenbire gökyüzü karardı.
- All of a sudden the sky became dark.
Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu.
- If there existed a market for sentences, our grammatical speculations would suddenly make sense.
Aniden yağmur yağmaya başladı.
- All of a sudden, it began raining.
Aniden yağmur yağmaya başladı.
- Suddenly it began to rain.
Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu.
- If there existed a market for sentences, our grammatical speculations would suddenly make sense.
Dewey birdenbire bir kahraman oldu.
- Dewey was suddenly a hero.
Ansızın fikrini ne değiştirdi?
- What made you change your mind all of a sudden?
Tanrı olduğumu ne zaman fark ettim? Güzel, ben dua ediyordum ve ansızın kendi kendime konuştuğumu fark ettim.
- When did I realize I was God? Well, I was praying and I suddenly realized I was talking to myself.
Ansızın fikrini ne değiştirdi?
- What made you change your mind all of a sudden?
Neden ansızın dün öğleden sonra gittin?
- Why did you suddenly leave yesterday afternoon?
Aniden umulmadık bir şey meydana geldi.
- Suddenly, something unexpected happened.
Suddenly, the heavens opened and we all got drenched.
All of a sudden, all the lights went out.
- Suddenly all the lights went out.
Suddenly, it began to rain.
- Suddenly, it started to rain.
The sudden drop in temperature left everyone cold and confused.
... So suddenly, the battle for the second screen is-- ...
... A simple modified stone means a human can suddenly do ...