Böylesine loş bir odada kitap okumayın.
- Do not read books in such a dim room.
Böylesine büyük bir köpeği asla görmedim.
- I've never seen such a big dog.
Bunun bu denli iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.
- I don't think this was such a good idea.
Onun böyle güzel bir teklifi reddetmesine şaşırdım.
- I am surprised that she refused such a good offer.
Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
- I've never seen such a wonderful sunset.
Pek çok meyve ihraç ederler, mesela portakal, greyfurt ve limon.
- They export a lot of fruit, such as oranges, grapefruits and lemons.
Biz güneş ve rüzgar gibi enerji kaynakları kullanacağız.
- We'll use energy sources such as the sun and wind.
İnsan su baskınları ve yangınlar gibi felaketlerden korkar.
- Man fears disasters such as floods and fires.
Tom ve Mary safariye gittiler ve örneğin aslanlar, zürafalar, zebralar ve su aygırları gibi birçok hayvanı gördüler.
- Tom and Mary went on a safari and saw many animals, such as lions, giraffes, zebras, and hippopotamuses.
O, örneğin yılanlar gibi garip hayvanları seviyor.
- He likes strange animals such as snakes, for example.
I was never in a country such as that.
Waterbirds such as the duck or the gull are common in the area.
Such as have already done their work may leave.
... such a fantastic thing going to that spirit. ...
... She did such a great job between her edits. ...