Başarılı bir şekilde mutfakta büyük bir sıçan yakaladı.
- He's successfully caught the big rat in the kitchen.
Sadece bir tane hayatın var. Onu mutlu ve başarılı bir şekilde yaşa.
- You only have one life. Live it happily and successfully.
Rosetta sondası Philae, 67P / Churyumov-Gerasimenko kuyruklu yıldızına başarıyla indi.
- Rosetta's probe, Philae, has successfully landed on the comet 67P/Churyumov–Gerasimenko.
Ameliyat başarıyla tamamlandı.
- The surgery was successfully completed.
Onlar bombayı başarılı bir biçimde etkisiz hale getirdiler.
- They've defused the bomb successfully.
Tom başarılı bir biçimde tüm eyaletteki oyların yaklaşık yüzde sekseninin desteğini alacak duruma erişti.
- Tom successfully carried the state with nearly sixty percent of the total statewide vote.
Tom programı başarılı olarak tamamladı.
- Tom successfully completed the program.
Onlar bunu başarılı olarak yaptı.
- They did it successfully.
Kaçış denemesi başarılıydı.
- His escape attempt was successful.
Manchester United, hem Premier League'de hem de İngiltere'de en başarılı takımlardan biridir.
- Manchester United is one of the most successful teams in both the Premier League and England.
Manchester United, hem Premier League'de hem de İngiltere'de en başarılı takımlardan biridir.
- Manchester United is one of the most successful teams in both the Premier League and England.
Bazı insanlar başarıyı çok para kazanma olarak tanımlarlar.
- Some people identify success with having much money.
Kendi kendine şöyle dedi: Bu operasyon başarıyla sonuçlanacak mı?
- He said to himself, Will this operation result in success?
Çabalarının başarıyla sonuçlanacağından eminim.
- I'm sure your efforts will result in success.
Okul festivalini başarılı yapmak için birbirlerine yardımcı oldular.
- They helped one another to make the school festival a success.
Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
- The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
Zor iş genellikle başarıya götürür.
- Hard work often leads to success.
Sosyalist tarım büyük başarıya ulaştı.
- The socialist agriculture achieved great success.
They successfully completed their project together.
His third attempt to pass the entrance exam was a success.
The new range of toys has been a resounding success.
a successful enterprise.
... deal with them successfully if we work together. ...
... successfully. ...