Tom ipucunu nasıl alacağını bilmiyor.
- Tom doesn't know how to take a hint.
Sana bir ipucu vereyim.
- Let me give you a hint.
Konuşmacı siyasi dünyadaki yozlaşmayı ima etti.
- The speaker hinted at corruption in the political world.
Tom oda için ödememiz gerektiğini ima etti.
- Tom hinted that we should pay for the room.