suçlar

listen to the pronunciation of suçlar
Турецкий язык - Английский Язык

Определение suçlar в Турецкий язык Английский Язык словарь

suç
crime

The police set out to solve the crime. - Polis, suçu çözmek için yola çıktı.

The crime rate is decreasing in Canada. - Kanada'da suç oranı düşüyor.

suç
{i} offense

All human offenses are the result of a lack of love. - Tüm insanlık suçları sevgiden yoksunluğun bir sonucudur.

He was unaware of the enormity of the offense. - Suçun iğrençliğinden habersizdi.

suç
{i} blame

Not only you but I also was to blame. - Sadece sen değil aynı zamanda ben de suçlanacaktım.

She blamed him for all her problems. - O bütün problemleri için onu suçladı.

suç
{i} culpability
suç
{i} error

Don't blame him for the error. - Hata için onu suçlamayın.

To err is human. To blame somebody else for your errors is even more human. - Hatasız kul olmaz. hataların için başka birini suçlamak daha insanidir.

suç
{i} wrong

Tom and Mary blamed themselves for everything that went wrong. - Tom ve Mary yanlış giden her şey için kendilerini suçladılar.

Tom is wrong to lay the blame on Mary. - Tom suçu Mary'ye yüklediği için hatalıdır.

askeri suçlar
(Askeri) military offenses
cinsel suçlar
sex crimes
organize suçlar
organized crimes
organize suçlar
organized crime
suç
wrongdoing

Was he, in fact, guilty of wrongdoing? - Aslında o haksızlıktan dolayı suçlu muydu?

suç
trendy
suç
delictum
suç
erime
suç
misdemeanor
suç
offence

Such an offence is punished by a fine and/or imprisonment. - Böyle bir suç ceza ve / veya hapis ile cezalandırılır.

Sami committed an offence. - Sami bir suç işlemişti.

suç
fault

You always excuse your faults by blaming others. - Diğerleri suçlayarak her zaman hatalarını mazur görüyorsun.

He convinced me that it was not his fault. - Onun onun suçu olmadığına beni ikna etti.

suç
infraction
suç
sin

You're guilty as sin. - Yüzüne bakılmayacak kadar suçlusun.

Do not mistake sin with crime. - Günahı suçla karıştırmayın.

suç
Job

The police's job is to prevent and investigate crime. - Polisin işi suçu önlemek ve araştırmaktır.

It was an inside job. - İçeriden birinin yardımıyla işlenmiş bir suçtu.

suç
committing crime
suç
the offense
suç
an offense
suç
criminal offense
suç
criminalizing
Uluslar arası Ceza Mahkemesinin yargı yetkisine giren suçlar
(Hukuk) crimes within the jurisdiction of the International Criminal Court
barışa karşı suçlar
(Hukuk) crimes against peace
cezayla ilgili suçlar
(Hukuk) criminal offence
ferdi suçlar
(Politika, Siyaset) predicate offences
iddia edilen suçlar
alleged crimes
insanlığa karşı suçlar
(Hukuk) crimes against humanity
motorlu taşıtlarla ilgili suçlar
(Hukuk) motor vehicle crime
nitelikli mali suçlar
advanced financial crimes
suç
misdemeanour [Brit.]
suç
offense, blameworthy act
suç
guilt

He was guilty of murder. - O cinayetten suçluydu.

He is guilty of murder. - O cinayetten suçludur.

suç
transgression
suç
crime, offence, offense, fault, guilt; criminal
suç
delict
suç
offence [Brit.]
suç
irregularity
suç
criminality
suç
misdeed
suç
(Hukuk) crime, offence
suç
delinquency

The increase in juvenile delinquency is a serious problem. - Çocuk suçluluğundaki artış ciddi bir sorundur.

suç
caper
suç
felony

Throwing eggs is a felony if the damage done by the eggs exceeds 400$. - Yumurta atmak yumurtalar tarafından yapılan hasar 400 doları aşarsa bir suçtur.

Have you ever been convicted of a felony? - Sen hiç bir suçtan mahkum edildin mi?

suç
rap

Rape is always a crime of violence. - Tecavüz her zaman bir şiddet suçudur.

Rape is a horrible crime. - Tecavüz korkunç bir suçtur.

suç
absolve
suç
absolution
suç
{i} misdemeanour
suç
malfeasance
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение suçlar в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Suç
cürüm

Cürüm nispeti mütemadiyen fazlalaşıyor. - Suç oranı sürekli olarak artıyor.

YÜZKIZARTICI SUÇLAR
(Hukuk) Zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, sahtecilik, emniyeti suistimal ve dolanlı iflas suçları gibi suçlar; terzil edici cürümler
suç
Törelere, ahlak kurallarına aykırı davranış
suç
Yasalara aykırı davranış, cürüm
suç
Yasalara aykırı davranış, cürüm: "Casusluk suçundan yakalanıp müebbet hapse mahkûm olmadın mı?"- R. H. Karay
suç
Hukuka aykırı eylem
suçlar
Избранное