Tom, Boston'un en şık adamı seçildi.
- Tom was voted Boston's most stylish man.
O, güzel, şık ve iyi eğitimlidir.
- She's beautiful, stylish and well-educated.
Malaya peştemalı tarzı elbiseni seviyorum.
- I like your sarong style skirt.
Tarz güzel, ama farklı bir renginiz var mı?
- The style is nice, but do you have it in a different color?
O evin biçimi benimkine benzer.
- The style of that house is similar to mine.
Hemingway'in kötü bir yazma stili vardı.
- Hemingway had a poor writing style.
1950'li yıllarda şehir Buenos Aires'in milangolarında yaygın olan tangoyu dans etme stilini tanımlamak için 'Milonguero stili tango' terimi 1990'ların başında uyduruldu.
- The term ‘milonguero style tango’ was coined in the early 1990s to describe the style of dancing tango that was prevalent in the milongas of downtown Buenos Aires in the 1950s.
1950'li yıllarda şehir Buenos Aires'in milangolarında yaygın olan tangoyu dans etme stilini tanımlamak için 'Milonguero stili tango' terimi 1990'ların başında uyduruldu.
- The term ‘milonguero style tango’ was coined in the early 1990s to describe the style of dancing tango that was prevalent in the milongas of downtown Buenos Aires in the 1950s.
Kadife pantolonun modası geçmiştir.
- Velvet pants are out of style.
Boynuzlu Viking kaskları İskandinavya'da artık modaya uygun değil.
- Viking helmets with horns aren't in style in Scandinavia anymore.
Büyük bir şehrin cazibesinin bir kısmı onun binalarının mimarisinde görülebilen stillerin çeşitliliğine bağlıdır.
- Part of the charm of a big city lies in the variety of styles that can be seen in the architecture of its buildings.
Marianne’s preserver, as Margaret, with more elegance than precision, stiled sic] Willoughby, called at the cottage early the next morning to make his personal inquiries.