Gerçekten çekici görünüyorsun.
- You really do look stunning.
Biz ziyadesiyle mutluyuz.
- We're extremely happy.
Sami bir şok silahı satın aldı.
- Sami bought a stun gun.
İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
- The British people in general are extremely fond of their pets.
Tom Mary'ye onun yardımı için son derece minnettar.
- Tom is extremely thankful to Mary for her help.
Ton son derece çok bilmiş.
- Tom is extremely sophisticated.
Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrım sadece çok yaygın yanılsamadan başka bir şey değildir.
- Difference between the past, present, and future is nothing but an extremely widespread illusion.
Tom aşırı derecede yorgun olduğunu söyledi.
- Tom said he was extremely tired.
Tom aşırı derecede ikna edicidir.
- Tom is extremely persuasive.
Şu elbise üstünde çok güzel görünür.
- That dress looks stunning on you.
Mary şaşırtıcı bir şekilde güzel.
- Mary is stunningly beautiful.
Mary fazlasıyla çekici.
- Mary is extremely attractive.
Bu onun için aşırı derecede zordur.
- This is extremely hard for him.
Tom aşırı derecede ikna edicidir.
- Tom is extremely persuasive.
Bu, çarpıcı bir haber.
- This is stunning news.
Koreograf çarpıcı bir dans rutini yarattı.
- The choreographer created a stunning dance routine.
Alice çok güzel bacaklara sahip.
- Alice has stunning legs.
Şu elbise üstünde çok güzel görünür.
- That dress looks stunning on you.
She was stunningly beautiful. I couldn't take my eyes off her.
In many European countries cattle have to be stunned before slaughtering.
That film was stunning.
That woman is stunning!.
The stunning jolt from the Tazer gun made the criminal stop fleeing.