Diğer galaksilerde hayat olsa bile, insanın onları incelemek için ışık hızında seyahat etmesi imkansızdır.
- Even if there is life in other galaxies, it is impossible for man to travel at the speed of light to study them.
Yıldızları incelemek için bir gözlemevi yaptı.
- He built an observatory to study the stars.
Arapça çalışmak istiyorum.
- I would like to study Arabic.
O kadar çok televizyon izlemeseydi, çalışmak için daha fazla zamanı olurdu.
- If he did not watch so much television, he would have more time for study.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
- Before going to study in Paris, I must brush up on my French.
Yarın on saat çalışmak zorunda kalacağım.
- I'll have to study ten hours tomorrow.
Araştırma turuna katıldım.
- I joined the study tour.
Bir araştırmaya göre her yıl 53.000 Amerikalı pasif içicilik sonucu ölüyor.
- A study reports that 53,000 Americans die each year as a result of secondhand smoke.
Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.
- Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun.
Erkek kardeşim hukuk öğrenimi için Amerika'ya gitti.
- My brother went to the United States to study law.
Diğer galaksilerde hayat olsa bile, insanın onları incelemek için ışık hızında seyahat etmesi imkansızdır.
- Even if there is life in other galaxies, it is impossible for man to travel at the speed of light to study them.
Biz Japon tarihini incelemek için müzeye gittik.
- We went to the museum to study Japanese history.
Çalışma odasında bir sürü kitap var.
- There are plenty of books in his study.
Yazar çalışma odasında kendini öldürdü.
- The author killed himself in his study.
Tom Fransızca öğrenme isteğini kaybetti.
- Tom has lost interest in studying French.
Tom Fransızca öğrenme niyetiyle Fransaya geldi.
- Tom came to France with the intention of studying French.
Neden yurtdışında öğrenim görmek istiyorsunuz?
- Why do you want to study abroad?
Öğrenim görmek için İngilizce konuşan bir ülkeye gidemiyorsanız, belki İngilizce öğrenmenize yardım edebilecek yakında yaşayan ana dili İngilizce olan birini bulabilirsiniz.
- If you can't go to an English-speaking country to study, perhaps you can find an English native speaker living nearby that can help you learn English.
Biz aynı sınıfta İngilizce öğrenimi görmekteyiz.
- We study English in the same class.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
- Before going to study in Paris, I have to brush up on my French.
Ama sonra o Londra'da dilleri çalışan bir öğrenci olan Jane Wilde'a aşık oldu.
- But then he fell in love with Jane Wilde, a student studying languages in London.
On aydır Çin'de okumaktayım.
- I've been studying in China for ten months.
Yurtdışında okumaya karar verdim.
- I decided to go abroad to study.
On aydır Çin'de okumaktayım.
- I've been studying in China for ten months.
Ben matematik okumak istiyorum.
- I want to study math.
Çalışma yapmak için çok yorgunum.
- I'm too tired to do study.
Çince öğrenmek çok zor gibi görünse de, düşündüğünüz kadar zor değil.
- Although it seems very difficult to study Chinese, it's not as hard as you think.
İngilizce öğrenmek için Amerika'ya gitti.
- He went to America to study English.
Bir portre yapmaya hazırlanırken, arkadaşlarım konuyu yakından incelemek için bir sürü fotoğraf çeker.
- In preparation for painting a portrait, my friend takes many photographs in order to study the subject closely.
Diğer galaksilerde hayat olsa bile, insanın onları incelemek için ışık hızında seyahat etmesi imkansızdır.
- Even if there is life in other galaxies, it is impossible for man to travel at the speed of light to study them.
Biraz daha çok çalışmayı denemeni tavsiye ediyorum.
- I recommend you try studying a bit harder.
Kütüphanede çalışmayı denemek isteyebilirsin.
- You might want to try studying in the library.
Profesör Kay kırk yıldır böcekleri araştırmaktadır.
- Professor Kay has been studying insects for forty years.
Bilimin gerçek tanımı, dünyanın güzelliğini araştırmaktır.
- The real definition of science is that it's the study of the beauty of the world.
Öğretmenin konuşması, Mary'nin daha sıkı çalışması için gayrete getirir.
- The teacher's talk stimulates Mary to study harder.
İngilizce çalışmaya ne zaman başladınız?
- When did you begin studying English?
Japonca çalışmaya başlayalı kırk yıl oldu.
- It is forty years since I began studying Japanese.
Keşke sınav için daha sıkı çalışsaydım.
- If only I had studied harder for the exam.
Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.
- If she studied hard, she could pass the exam.
Mary, özel derslerini ingilizce olarak verir, böylece çalışmalarını finanse edebilir.
- Mary gives private tuition in English, so that she can finance her studies.
Bazı öğrenciler spor adına derslerini ihmal ederler.
- Some students neglect their studies in favor of sports.
Zamanımın çoğunu Fransızca çalışarak geçirdim.
- I spent a lot of my time studying French.
Geriye dönüp bakıldığında, Keşke Tom çalışarak daha fazla zaman harcasaydı.
- In retrospect, Tom wishes he had spent more time studying.
Amerikan dramasını çalışıyorum.
- I'm studying the American drama.
Ama sonra o Londra'da dilleri çalışan bir öğrenci olan Jane Wilde'a aşık oldu.
- But then he fell in love with Jane Wilde, a student studying languages in London.
Marko yalnızca İngilizce değil Almanca da okudu.
- Mariko studied not only English but also German.
O İngiliz tarihi okudu.
- He studied English history.
Araştırmalar, temel barınma ve gıda ihtiyaçları karşılanır karşılanmaz, ilave zenginliğin mutluluğa çok az şey kattığını gösteriyor.
- Studies show that once the basic needs of shelter and food are met, additional wealth adds very little to happiness.
Son zamanlarda yapılan araştırmalar davanın bu olmadığını göstermektedir.
- Recent studies suggest that this is not the case.
Benim çalışmalar tamam olacak.
- My studies are going okay.
Çalışmalarımda bir mola sırasında televizyon izledim.
- I watched television during a break in my studies.
Biologists study living things.
I need to study my biology notes.
The study of languages is fascinating.
Thenne the kyng sat in a study and bad his men fetche his hors as faste as euer they myghte.
I study medicine at the university.
He studied the map in preparation for the hike.
I made a careful study of his sister.
My study was to avoid disturbing her.
This study abroad program is a lot less structured than most others I've looked at.
The supervising teacher's stern expression at the front of the drab study hall left little doubt that no nonsense would be tolerated there.
He finished drafting his essay in study hall.
dealing with the particular study/system of concern.
Finding that Holmes was too absorbed for conversation, I had tossed aside the barren paper, and leaning back in my chair, I fell into a brown study. Suddenly my companion's voice broke in upon my thoughts.
Ah! sighs the little widow, I absolutely don't know how I am! With all this professional jargon, and nothing but 'quick study' and 'lines,' in one ear; and 'left upper' and 'right lower,' in the other, I am almost distracted!.
Gilpatric assumed that his own prior experience would give him an early advantage over McNamara, but this proved erroneous, as McNamara was a quick study and soon got a fix on the management and organization of the Defense Department.
My boyfriend is taking media studies.
... WHY SHOULD YOU STUDY DEMOGRAPHY? Why should you consider taking a course in ...
... but does your study with anyway ...