Boksör rakibine sert vurdu.
- The boxer struck his opponent hard.
Saat onu vurduğunda, o ev ödevini henüz bitirmişti.
- He had just finished his homework when the clock struck ten.
Saat onu vurduğunda, o ev ödevini henüz bitirmişti.
- He had just finished his homework when the clock struck ten.
Boksör rakibine sert vurdu.
- The boxer struck his opponent hard.
Bir kelime ile gelen bir darbe, bir kılıçla gelenbir darbeden daha derin vurur.
- A blow with a word strikes deeper than a blow with a sword.
İşçi sendikaları hükümeti genel grevle tehdit etmekteydi.
- The labor unions had been threatening the government with a general strike.
Sendikalara ya da greve katılmadılar.
- They did not join unions or strike.
Tom bir felçten ölmüş olmalı.
- Tom must've died of a stroke.
Anneannem bir felç geçirdi.
- My grandmother had a stroke.
ABD yalnızca son çare olarak ülkede hava saldırılarını kullanacak.
- The USA will only use air strikes in the country as a last resort.
SSCB sadece son çare olarak ülkede hava saldırılarını kullanacak.
- The USSR will only use air strikes in the country as a last resort.
Ben bunun doğru olduğuna yemin ederim ya da yıldırım beni çarpsın.
- I swear that it is true, or may lightning strike me down.
Meteor çarpmalarını önlemek için bir şeyler yapmak zorundayız.
- We have to do something to prevent meteor strikes from happening.
Meteor çarpmalarını önlemek için bir şeyler yapmak zorundayız.
- We have to do something to prevent meteor strikes from happening.
Başka gezegenlere gitmezsek, tek bir meteor çarpması hepimizi öldürebilir.
- If we don't travel to other planets, a single meteor strike could kill us all.
2-stroke motorcycle engine.
Sana çakmak için iyi bir düşüncem var,zira çok kaba davrandın.
- I have a good mind to strike you for being so rude.
Meteor çarpmalarını önlemek için bir şeyler yapmak zorundayız.
- We have to do something to prevent meteor strikes from happening.
Meteorun çarpması sadece bir zaman meselesi.
- It's only a matter of time before the meteor strikes.
Aslan bir darbede avını sona erdirdi.
- The lion put an end to his prey with one stroke.
Tom bir sıcak çarpması geçirdi.
- Tom had a heat stroke.
The doctor was struck off for professional misconduct.
For many years, the name of the Thracian slave Spartacus struck fear into the
hearts of the Roman people.
The star-struck tone of the text suggests that the author is giving us an exclusive peek into the secret lives of the justices (Richard A. Epstein).
The workers struck for a week before the new contract went through.
Golf has always struck me as a waste of time.
The clock struck one.
Please strike the last sentence.
... And I'm just struck by the balance in the book between a ...