Keman, yaylı bir enstrümandır.
- A violin is a stringed instrument.
Ne kadar uzunluğunda bir sicime ihtiyacın var?
- How long a string do you need?
Polis, sahnenin arkasında sicim çeken biri olduğunu söylüyor.
- The police say there's someone pulling string behind the scenes.
Bir dizi felaket bölgeyi vurdu.
- A string of disasters struck the region.
O paketi bir iple bağladı.
- He bound the package with a string.
Tom paketi sardı ve iplerle bağladı.
- Tom wrapped the package and tied it with strings.
Keman, yaylı bir enstrümandır.
- A violin is a stringed instrument.
Tom yaylı sazlar dörtlüsü duyduğunda sık sık Mary'yi düşünür.
- Tom often thinks of Mary when he hears a string quartet.
Hep aynı dizeleri çalarsan monotonluk gelişir.
- Monotony develops when you harp on the same string.
Piyano tellerinden birisi kırılmış.
- One of the piano strings is broken.
Gitarımdaki bir tel kırıldı.
- A string on my guitar broke.
Telli çalgıların birlikte çalması gerekiyor.
- The strings need to play together.
Tom yaylı sazlar dörtlüsü duyduğunda sık sık Mary'yi düşünür.
- Tom often thinks of Mary when he hears a string quartet.
It is difficult to string a tennis racket properly.
a bowstring.
a string of successes.
The string of spittle dangling from his chin was most unattractive.
no strings attached.
You can string these beads on to this cord to make a colorful necklace.