Burada çok katı kurallarımız var.
- We have very strict guidelines here.
Amerika'da insan haklarını korumak için katı yasalar vardır.
- America has strict laws to protect human rights.
Sıkı bir diyet takip etmek önemlidir.
- It's important to follow a strict diet.
Kompozisyon yarışması için giriş şartları çok sıkıdır.
- The entry requirements for the essay competition are very strict.
Öğretmen öğrencilerine karşı otoriter.
- The teacher is strict with his students.
Ebeveynlerimin her ikisi de otoriter değil.
- Both of my parents are not strict with me.
Bu kesinlikle aramızdadır.
- This is strictly between us.
Sigara içmek kesinlikle yasaktır.
- Smoking is strictly prohibited.
Siyasete ilgim tamamen akademik.
- My interest in politics is strictly academic.
İlişkimiz tam anlamıyla profesyonel.
- Our relationship is strictly professional.
İngilizce öğretmenimiz hem sert hem de naziktir.
- Our English teacher is both strict and kind.
Öğretmenimiz serttir ve henüz o kibardır.
- Our teacher is strict, and yet, he is kind.
strict ligature.
to pay strict attention.
strict fiber.
very strict in observing the Sabbath.
to understand words in a strict sense.