Evin garip bir şekilde sakin görünüyordu.
- The house seemed strangely quiet.
Garip bir şekilde, öğrencilerin sayısı her yıl azalıyor.
- Strangely, the number of students is decreasing each year.
Bana tuhaf tuhaf bakıyorsun.
- You are looking at me strangely.
Garip biçimde davranmaya başladı.
- He has started acting strangely.
Tom garip biçimde davranıyor.
- Tom is behaving strangely.
Bana tuhaf tuhaf bakıyorsun.
- You are looking at me strangely.
Tom son günlerde tuhaf şekilde davranıyor.
- Tom has been acting strangely lately.
Olabildiğince tuhaf, o ölü olduğu söylenilen biriyle karşılaştı.
- As strange as it may be, he met with somebody who is said to be dead.
Özel dedektifler tuhaf davaları araştırmak için kiralanırlar.
- Private detectives were hired to look into the strange case.
O, yılanlar gibi, garip hayvanlardan hoşlanıyor.
- It likes strange animals, like snakes.
Garip bir keşif yaptılar.
- They made a strange discovery.
Adam tam bir yabancıydı.
- The man was a total stranger.
Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
- A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
Bazen acayip bir adam olabiliyor.
- Sometimes he can be a strange guy.
Onları hayat görüşü acayip görünebilir.
- Their view of life may appear strange.
Onun hobisi bilinmeyen kelebekler toplamaktır.
- His hobby is collecting strange butterflies.
He thought it strange that his girlfriend wore shorts in the winter.
She's probably sitting there hoping a couple of strange detectives will drop in.
A strange quark is electrically charged, carrying an amount -1/3, as does the down quark.