Toplantımızın nerede olacağını öğrenmek istiyorum.
- I'd like to find out where our meeting will be.
Onun nerede yaşadığını öğrenmek için onu eve kadar izledi.
- She followed him home to find out where he lived.
Ailen anlarsa başın belaya girer.
- You'll get into trouble if your parents find out.
Sanırım Tom sonunda Mary'nin onun arkasından konuştuğunu anlayacak.
- I imagine that Tom will eventually find out that Mary has been talking behind his back.