Tom Mary ile istikrarlı gidecek.
- Tom is going steady with Mary.
İstikrarlı bir iş bulmak zorundasın.
- You've got to get a steady job.
Bu köprü sağlam görünüyor.
- This bridge looks steady.
Bu merdiven yeterince sağlam mı?
- Is this ladder steady enough?
Eğer senin düzenli desteğin olmasa, benim misyonum başarısızlıkla sonuçlanırdı.
- But for your steady support, my mission would have resulted in failure.
İstikrarlı ekonomik gelişme vardı.
- There was steady economic improvement.
İstikrarlı bir iş bulmak zorundasın.
- You've got to get a steady job.
Asla sürekli bir işim olmadı.
- I've never had a steady job.
Asla sürekli bir işim olmadı.
- I never had a steady job.
Tom'un istikrarlı bir kız arkadaşı yok.
- Tom doesn't have a steady girlfriend.
Onun istikrarlı bir kız arkadaşı var.
- He's got a steady girlfriend.
O sabit bir hızda tepeye yürüyordu.
- He was walking up the hill at a steady pace.
Bu tablo, sabit değildir.
- This table isn't steady.