Neden bugün istasyonda taksi yok?
- Why are there no taxis at the station today?
En yakın tren istasyonu nerede?
- Where's the nearest train station?
Otobüs terminali nerede?
- Where's the bus station?
Otobüs otobüs terminalindedir.
- The bus is at the bus station.
Gelecek durakta iniyorum.
- I am getting off at the next station.
Bir sonraki durak Berlin Merkez İstasyonu
- The next stop is Berlin Central Station.
Bu, bütün Finlandiya'nın en büyük elektrik santralı.
- This is Finland's biggest power station of all.
Bu santral, tek başına çeşitli şehirlere elektrik sağlar.
- This power station alone provides several cities with electricity.
Babamı geçirmek için Kyoto Garı'na gittim.
- I have been to Kyoto station to see my father off.
Tom, Mary'yi tren garında tam saat 2: 30'dan önce bıraktı.
- Tom dropped Mary off at the train station just before 2:30.
Yeni istasyon binası inşaat halinde ve yakında tamamlanacak.
- The new station building is under construction and will be completed soon.
Tom hâlâ steyşın araba kullanıyor mu?
- Does Tom still drive a station wagon?
Hangi akla hizmet onu istasyona götürdün?
- Why on earth did you take him to the station?
Bir insan bulunduğu mevkiyle yargılanmamalıdır.
- A man should not be judged by his station in life.
Bu yol seni istasyona ve şehir merkezine götürecek.
- This road will lead you to the station and the city center.
On Mayıs öğleden sonra üçte, pazartesi gün beni Tokyo İstasyonunun Yaesu merkez kapısında karşılar mısın?
- Would you please meet me at Yaesu central gate of Tokyo Station on Monday, May 10th at 3:00 p.m.?
Ben polis. Karakola kadar gelir misiniz? N-neden? Kasabanın ortasında tabancayla ateş etmeye gitmenin bir suç olmadığını düşünemiyor musun?!
- This is the police. Would you mind coming down to the station? W-why? You can't think it's not a crime to go shooting guns off in the middle of town?!
Tom bir kaza raporunu dosyalamak için polis karakoluna gitti.
- Tom went to the police station to file an accident report.
Nereye giderseniz gidin, istasyonların yanında kaldırımlar üstünde bırakılmış çok sayıda bisiklet görürsünüz.
- Wherever you go, you see a lot of bicycles left on sidewalks near stations.
Bir yerel televizyon kanalı için video çekti.
- He took the video to a local TV station.
İstasyon iki şehir arasında yer almaktadır.
- The station is situated in between the two towns.
Babamın çalıştığı yer istasyonun yakınındadır.
- The office where my father works is near the station.
The next station is Esperanza.
I used to work at a radio station.
...Meanwhile, lest anything should really be amiss, or any malefactor seek to escape by the back, you and the boy must go round the corner with a pair of good sticks and take your post at the laboratory door. We give you ten minutes, to get to your stations..
It's right across from the bus station.
She had ambitions beyond her station.
I used to listen to that radio station.
The waitress was at her station preparing three checks.
She had a boyfriend at the station.
the cross legs moving or resting together, so that two are always in motion and two in station at the same time .