Seni ürkütmek istemedim.
- I didn't mean to startle you.
Biz kimseyi korkutmak istemiyoruz.
- We don't want to startle anyone.
Üzgünüm seni korkutmak istemedim.
- I'm sorry, I didn't mean to startle you.
Seni şaşırtmak istemedim.
- I didn't mean to startle you.
Bu onları korkutabilir.
- It might startle them.
Gürültü onu korkuttu.
- The noise startled him.
Değişiklikler şaşırtıcı.
- The changes are startling.
Doktorlar bazı şaşırtıcı gerçekleri keşfettiler.
- Doctors have discovered some startling facts.
Gürültü onu korkuttu.
- The noise startled him.
Seni korkuttuysam üzgünüm.
- I'm sorry if I startled you.
Tom korkmuş göründüğümü söyledi.
- Tom said I looked startled.
Tom biraz korkmuş gibi görünüyordu.
- Tom looked a bit startled.