Muhabir: Bana bir örnek verebilir misin?
- Reporter: Can you give me an example?
354618 no'lu örnek cümle, Tatoeba web sitesinde birçok karışıklık yarattı.
- Example sentence no. 354618 created a lot of confusion on the Tatoeba website.
Ona kafası kadar büyük gümüş bir parça verdi.
- He gave him a lump of silver as big as his head.
Sonra küçük Gerda, onun göğsüne dökülen, oradan kalbine nüfuz edip, buz kalıbını eriten ve orada saplanmış olan küçük cam parçasını alıp götüren sıcacık gözyaşlarını döktü.
- Then little Gerda wept hot tears, which fell on his breast, and penetrated into his heart, and thawed the lump of ice, and washed away the little piece of glass which had stuck there.
Bir misal verebilir misin?
- Can you give an example?
Bana bir misal verebilir miydiniz?
- Could you give me an example?
Biz onun dersini izlemeliyiz.
- We should follow his example.
Mesela, İngilizceyi seviyor musun?
- For example, do you like English?
Mesela, bu bir aşk şarkısı.
- For example, this is a love song.
Benim mememde bir yumru var.
- I have a lump in my breast.
Bir küp şeker, lütfen.
- One lump of sugar, please.