spoken humour, especially when clever or quick

listen to the pronunciation of spoken humour, especially when clever or quick
Английский Язык - Турецкий язык

Определение spoken humour, especially when clever or quick в Английский Язык Турецкий язык словарь

wit
{i} nükte

Tom sık sık nükte yapar. - Tom frequently makes witty remarks.

Tom her zaman nükte yapıyor. - Tom is always making witty remarks.

wit
farkında olmak
wit
nüktecilik
wit
{i} ince espri

İnce espri konuşmaya lezzet verir. - Wit gives zest to conversation.

O kitabı yazan kişi hem mizah hem de ince espriye sahiptir, değil mi? - The person who wrote that book is possessed of both humour and wit, isn't he?

wit
espritüel kimse
wit
nüktedanlık
wit
{f} öğrenmek

Yerli bir konuşucuyla Fransızca öğrenmek istiyorsan, lütfen benimle irtibat kur. - If you'd like to study French with a native speaker, please contact me.

Bizimle kimin kaldığını öğrenmek istiyorum. - I want to know who's staying with us.

wit
{f} farkında ol

Biz aslında bunun farkında olmadan hiyeroglifle yazıyoruz. - We are basically writing in hieroglyphics without being aware of it.

Herhangi birimiz bunun farkında olmadan yetersiz beslenmeye maruz kalabilir! - Any one of us could suffer from malnutrition without being aware of it!

wit
{f} yâni

Bu sabah depomu benzinle doldurduğumda, litresi 135 yene mal oldu yani galonu 6.55 dolar. - When I filled my tank with gasoline this morning, it cost ¥135 per liter which is $6.55 per gallon.

Yani benim fikrimin nesi var? - So what's wrong with my idea?

wit
anlayış

Bazı normlarla ilgili temel bir anlayış olmadan, iletişim mümkün değildir. - Without a basic understanding of certain norms, communication is impossible.

İyi bir espri anlayışı zor dönemlerle başa çıkmana yardımcı olacaktır. - A good sense of humor will help you deal with hard times.

wit
akıl

Ken ile gidiyorum. O, serin, nazik ve akıllı. Dahası, o bekar! - I'm going with Ken. He is cool, gentle and smart. What's more, he is single!

Tom seninle dövüşmeyecek kadar akıllıdır. - Tom knows better than to fight with you.

wit
zekâ

Ortalama zekada birisi bunu anlayabilir. - A person with average intelligence would understand that.

Doğa ona zeka ve güzellik vermiş. - Nature endowed her with wit and beauty.

wit
zekâ kıvraklığı
wit
{i} espritüel kimse, nüktedan kimse
wit
{i} espritüellik, nüktedanlık, nüktecilik
wit
{i} ince zekâ

Ben senin ince zekana sahip değilim. - I don't have your wit.

wit
(isim) zekâ, ince zekâ, akıl, ince espri, nükte, zeki kimse
Английский Язык - Английский Язык
wit

The best man's speech was hilarious, full of wit and charm.

spoken humour, especially when clever or quick

    Расстановка переносов

    spo·ken humour, es·pe·cial·ly when cle·ver or quick

    Произношение

Избранное