Sen ruh halini bozuyorsun.
- You're spoiling the mood.
Ben onların manzarasını bozmuyorum.
- I'm not spoiling their view.
Her şeyi berbat etmek istemiyorum.
- I don't want to spoil everything.
Senin için sonunu berbat etmek istemiyorum.
- I don't want to spoil the ending for you.
Çocuklara yüz verip şımartmaktan vazgeçmeni istiyorum.
- I want you to stop spoiling the kids.
Hayatımdaki en iyi anı bozmak mı istiyorsun?
- Do you want to spoil the best moment in my life?
Sürprizi bozmak istemiyorum.
- I don't want to spoil the surprise.
Çocuklara yüz verip şımartmaktan vazgeçmeni istiyorum.
- I want you to stop spoiling the kids.
Dikkatsizliği ile işini bozdu.
- She has spoiled her work by being careless.
Tom biraz bozulmuş yiyecek yedi ve hastalandı.
- Tom ate some spoiled food and became sick.
Çocuklara yüz verip şımartmaktan vazgeçmeni istiyorum.
- I want you to stop spoiling the kids.
Ben şımarık çocukları sevmem.
- I don't like spoiled children.
Roger, that rich Bishop of Salisbury, spoiled of his goods by King Stephen, through grief ran mad, spoke and did he knew not what.