O, zamanının çoğunluğunu çocuklarına bakarak harcar.
- She spends a majority of her time taking care of her children.
O, internette sörf yaparak çok fazla zaman harcar.
- She spends way too much time surfing the web.
Tom'u Fransızca çalışmaya ikna etmeye çalışmak için daha fazla zaman harcamak istemedim.
- I didn't want to spend any more time trying to convince Tom to study French.
İnsanların yeni mallara harcamak için daha fazla parası vardı.
- People had more money to spend on new goods.
Tom eskisi kadar çok para harcamak istemiyordu.
- Tom didn't want to spend as much money as he did.
Tom kaç para harcamak zorunda olduğumuzu tam olarak bilmeli.
- Tom should know exactly how much money we have to spend.
Şu çift güzel lokantalarda yemek yerken oldukça az para harcar.
- That couple spends quite a bit of money eating at nice restaurants.
Eğer zayıflamak istiyorsan bir günü yemeksiz geçir.
- If you want to lose weight, spend a day without meals.
Seninle biraz zaman geçirmek istiyorum.
- I want to spend some time with you.
Tom, Mary ile bir hafta sonu daha geçirmek zorunda kalmaktan ödü patladı.
- Tom dreaded having to spend another weekend with Mary.
Küçük kozmetik detaylar hakkında endişelenerek zaman kaybetmektense web sitemiz için içerik yaratarak zamanımızı harcamalıyız.
- We should spend our time creating content for our website rather than wasting time worrying about minor cosmetic details.
O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
- She earns more than she spends.
Para harca ve hayattan zevk al!
- Spend money and enjoy life!
I’m sorry boss, but the advertising spend exceeded the budget again this month.
Mam, can I have my spends early this week?.
... And the average American probably spends almost 50 ...
... Spain ' Spain spends 42 percent of their total economy on government. We're now spending ...