Ondan hoparlörlerindeki ses seviyesini azaltmasını rica ettim.
- I asked him to turn down the volume on his speakers.
Hoparlörlerle platformda oturmam isteniyordu.
- I was asked to sit on the platform with the speakers.
O, sık sık soruları ile konuşmacını sözünü kesti.
- He interrupted the speaker with frequent questions.
Tom kesinlikle güzel konuşan bir konuşmacı.
- Tom certainly is an eloquent speaker.
Tom hoparlörde bir butona bastı.
- Tom pressed a button on the speakerphone.
Bilgisayarım için yeni hoparlörlere ihtiyacım var.
- I need new speakers for my PC.
Bilgisayarım için yeni hoparlörlere ihtiyacım var.
- I need new speakers for my PC.
Hoparlörlerle platformda oturmam isteniyordu.
- I was asked to sit on the platform with the speakers.
O, iyi bir İngilizce konuşucusudur.
- He is such a good English speaker.
Kenji bir İngilizce bir konuşucusu.
- Kenji is a good speaker of English.
Sözcünün etrafında büyük bir kalabalık toplandı.
- A crowd of people gathered around the speaker.
Sözcünün yorumları oldukça rahatsız ediciydi.
- The speaker's comments were highly offensive.
O, iyi bir İngiliz spikerdir.
- She is a good English speaker.
Onlar spikeri gülerek susturdular.
- They laughed the speaker down.
The company hired a motivational speaker to boost morale.
A native English speaker.
... where we now have had more than 1,000 speakers come over ...
... the speakers, both the government speakers as well as ...