Çorbanızı içerken ses çıkartmayınız.
- Don't make noises when you eat soup.
Çorba son derece sıcak.
- The soup is terribly hot.
Grup, gelecek turla ilgili çok heyecanlı.
- The band are very excited about their upcoming tour.
Linda teyzesi Nancy'nin onu ziyaret etmek için geldiğini öğrendiği için aşırı heyecanlıydı.
- Linda was wildly excited to learn that her aunt Nancy was coming to visit her.
Onun tur vuruşu kalabalığı heyecanlandırdı.
- His home run excited the crowd.
Zafer bizi heyecanlandırdı.
- The victory excited us.
Stadyumda bir sürü coşkulu taraftar vardı.
- There were a lot of excited fans in the stadium.
Tom bir şeyden heyecanlanmıştı.
- Tom was excited about something.
Sen çok heyecanlanmış olmalısın.
- You must be very excited.
Pho is a traditional Vietnamese soup.