O, evrakları sınıflandırmayı bitirdi.
- He finished sorting the papers.
Kaynamış bir yumurtanın kabuğunu temiz bir şekilde nasıl çıkarırsın? Bir çeşit hile var mı?
- How do you take off the shell of a boiled egg cleanly? Is there some sort of trick?
Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir.
- Tom can do all sorts of things quite well.
Biz ne tür bir tehlikedeyiz?
- What sort of danger are we in?
Hafta sonlarında ne tür şeyler yaparsınız?
- What sort of things do you do on weekends?
O, kolay pes eden bir tip değildir.
- He is not the sort of guy who gives in easily.
Bu tip yerlere ne tip insanlar takılırlar?
- What sort of people hang out at a place like this?
Postacı her sabah postaları sınıflandırır.
- The postmen sort the mail each morning.
O, evrakları sınıflandırmayı bitirdi.
- He finished sorting the papers.
Siparişi bitirdin mi?
- Have you finished ordering?
Bir biftek sipariş ediyorum. Aynısını yapmanı öneririm.
- I'm ordering a steak. I suggest you do the same.
Onun kağıtlarını ayıklamak için birkaç gün harcadım.
- I spent several days sorting through her papers.
Tom, birkaç şeyi tasnif etmesi gerektiğini söyledi.
- Tom said he needed to sort a few things out.
Son olarak bunu tasnif etmeni istiyorum.
- I want to sort this out once and for all.
Biz öğrencilerin isimlerini alfabetik olarak sıralamalıyız.
- We ought to sort the students' names alphabetically.
Bir içki daha sipariş etmeyi düşünüyorum.
- I'm thinking about ordering another drink.
Kataloglardan sipariş verme evden ayrılmanızı gerektirmeden size zaman para kazandırır.
- Ordering from catalogs saves you time and money without requiring you to leave the house.
Bütün bagajımızı tasnif etmek uzun bir süre aldı.
- It took quite a while to sort out all our luggage.
Hiç kimsenin o tür şey için zamanı yoktu.
- No one has time for that sort of thing.
Öğeleri büyükten küçüğe doğru sıralayın.
- Sort the items from large to small.
İsimler alfabetik olarak sıralanır.
- The names are sorted alphabetically.
Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir.
- Tom can do all sorts of things quite well.
Ona böyle bir şey söylemen oldukça saçma.
- It's quite absurd of you to tell her that sort of thing.
I had a sort of my cupboard.