Mary kederli bir şekilde oğlunu gömdü.
- Mary sorrowfully buried her son.
Mary kederli bir şekilde kızını gömdü.
- Mary sorrowfully buried her daughter.
Kalbim üzüntü ile doluydu.
- My heart was filled with sorrow.
Haber onu üzüntü ile doldurdu.
- The news filled her with sorrow.
Onun için hepimiz büyük acı duyduk.
- We all felt great sorrow for him.
Onun kalbi acıyla doludur.
- His heart is filled with sorrow.
İkimiz olduktan sonra, bütün bu hüzünler, sıcak bir yakınlaşma için bahanedir.
- As long as we're together, all the sorrow is nothing but an occasion to become closer.
Zor ve üzüntülü zamanlarda diğer insanlar için bir şey yapmaya çalışırız.
- In hard times, in sorrowful times, let's try doing something for other people.
Oğulları üzüntülü şekilde ebeveynlerini gömdü.
- The sons sorrowfully buried their parents.
Mary kederli bir şekilde babasını gömdü.
- Mary sorrowfully buried her father.
Mary kederli bir şekilde oğlunu gömdü.
- Mary sorrowfully buried her son.
Sevinmek, üzülmenin karşıtıdır.
- Delight is the opposite of sorrow.
Mary kederli bir şekilde kızını gömdü.
- Mary sorrowfully buried her daughter.
Mary kederli bir şekilde annesini gömdü.
- Mary sorrowfully buried her mother.
Her şey geçicidir ve bu nedenle üzücüdür.
- Everything is transient and therefore sorrowful.
Sorrowfully Dorothy left the Throne Room and went back where the Lion and the Scarecrow and the Tin Woodman were waiting to hear what Oz had said to her. There is no hope for me, she said sadly, for Oz will not send me home until I have killed the Wicked Witch of the West; and that I can never do..
Sorrow not, sir,’ says he, ‘like those without hope.’.
sorrowful accident.