I want to ask them when their wedding day is.
- Ben onlara düğün günlerinin ne zaman olduğunu sormak istiyorum.
The pupil held up his hand to ask a question.
- Öğrenci bir soru sormak için elini kaldırdı.
I went to the hospital to inquire after his health.
- Onun sağlığını sormak için hastaneye gittim.
I would like to inquire about your services and prices.
- Hizmetleriniz ve ücretleriniz hakkında soru sormak istiyorum.
I would like to inquire about your services and prices.
- Hizmetleriniz ve ücretleriniz hakkında soru sormak istiyorum.
She put up her hand to ask a question.
- Bir soru sormak için elini kaldırdı.
If you want to ask a question, please put your hand up.
- Soru sormak istiyorsanız lütfen elinizi kaldırın.
The workers came to ask about their pay raises.
- İşçiler maaş artışlarını sormak için geldi.
I went to the hospital to ask about his health.
- Onun sağlığını sormak için hastaneye gittim.
Tom finally asked the question he wanted to ask.
- Tom nihayet sormak istediği soruyu sordu.
Tom wanted to ask questions, but wasn't sure if he should do what he'd been asked to do.
- Tom sorular sormak istedi ama kendisinden yapması istenilen şeyi yapması gerekip gerekmediğinden emin değildi.
I assume you're here to ask me about Tom.
- Sanırım bana Tom hakkında soru sormak için buradasın.
I'm doing some history research and would like to ask you a few questions.
- Biraz geçmişi araştırma yapıyorum, ve size birkaç soru sormak istiyorum.
The pupil held up his hand to ask a question.
- Öğrenci bir soru sormak için elini kaldırdı.
Don't be afraid to ask questions.
- Soru sormaktan çekinmeyin.
Don't be afraid to ask questions.
- Soru sormaktan korkma.
I'm doing some history research and would like to ask you a few questions.
- Biraz geçmişi araştırma yapıyorum, ve size birkaç soru sormak istiyorum.
The pupil held up his hand to ask a question.
- Öğrenci bir soru sormak için elini kaldırdı.
I would like to inquire about your services and prices.
- Hizmetleriniz ve ücretleriniz hakkında soru sormak istiyorum.
I have to ask you some personal questions that you may not want to answer.
- Sana cevap vermek istemeyebileceğin bazı kişisel sorular sormak zorundayım.
I'd like to ask you some questions about some of the people you've been working for.
- Onlar için çalıştığınız insanların bazıları hakkında size bazı sorular sormak istiyorum.
As soon as I entered the class, the students started asking questions.
- Öğrenciler sorular sormaya başladığında sınıfa henüz girmiştim.
I have no intention of asking him.
- Ona sormaya niyetim yok.
His curiosity prompted him to ask questions.
- Onun merakı onu sorular sormaya teşvik etti.
I appreciate your answering my enquiry so promptly.
- Soruma çok çabuk cevap verdiğin için minnet duyuyorum.
I asked a policeman for directions.
- Polise yol tarifi sordum.
She asked him where he lived.
- O, ona nerede yaşadığını sordu.
Tom looked at Mary inquiringly.
- Tom Mary'ye sorgulayarak baktı.
The police were inquiring into the suspect's past.
- Polis şüphelinin geçmişini soruşturuyordu.
I had scarcely entered the class before the students started asking questions.
- Sınıfa girer girmez öğrenciler sorular sormaya başladı.
You're asking the wrong person.
- Yanlış kişiye soruyorsun.
Don't hesitate to ask for advice.
- Tavsiye sormaktan çekinme.
He asked her where she lived.
- O, ona nerede yaşadığını sordu.
I went to the hospital to ask about his health.
- Onun sağlığını sormak için hastaneye gittim.