Who will ultimately decide?
- Eninde sonunda kim karar verecek?
Such considerations ultimately had no effect on their final decision.
- Bu tür düşüncelerin sonuçta onların nihai kararı üzerinde herhangi bir etkisi olmamıştır.
Recently, they have not been giving her her paycheck on time.
- Son zamanlarda, ona maaş çekini zamanında vermiyorlar.
Recently, he's been drinking too much.
- Son zamanlarda, o çok fazla içki içiyor.
Is there any end in sight to the deepening economic crisis?
- Derinleşen ekonomik krizin görünürde bir sonu var mı?
In the near future, we will be able to put an end to AIDS.
- Yakın gelecekte, AIDS'e son verebileceğiz.
I just bought the latest version of this MP3 player.
- Ben az önce bu MP3 çaların en son sürümünü satın aldım.
I found his latest novel interesting.
- Onun en son romanını ilginç buldum.
The last straw breaks the camel's back.
- Devenin belini kıran son saman çöpü.
Lastly, she went to America.
- Son olarak o Amerika'ya gitti.
The lioness finally gave chase to the gazelle.
- Dişi aslan sonunda ceylanı kovaladı.
Because of hunger and fatigue, the dog finally died.
- Açlıktan ve yorgunluktan dolayı, köpek sonunda öldü.
A few minutes after he finished his work, he went to bed.
- İşini bitirdikten birkaç dakika sonra, o yatmaya gitti.
Apply two coats of the paint for a good finish.
- İyi bir sonuç için iki tabaka boya uygula.
On the whole I am satisfied with the result.
- Bütün olarak ben sonuçtan memnunum.
The situation resulted in violence.
- Durum şiddetle sonuçlandı.
I came to the conclusion that I had been deceived.
- Ben aldatılmış olduğum sonucuna vardım.
The conclusion reached by a study is People who think their feet are smelly, have smelly feet; people who think they aren't, don't.
- Bir çalışma ile ulaşılan sonuç ayaklarının pis koktuğunu düşünen insanların kötü kokan ayakları vardır; ayaklarının kötü kokmadığını düşünen insanların yoktur.
It made me supremely happy.
- Bu beni son derece mutlu etti.
He went to the store at the last minute, just before it closed.
- O, tam kapanmadan önce, o son dakikada dükkâna gitti.
Close the door after you.
- Sizden sonra kapıyı kapatın.
Hurry up, or you will be late for the last train.
- Acele et, yoksa son treni kaçıracaksın.
In late August, the Allied forces captured Paris.
- Ağustos ayı sonlarında İtilâf Devletleri, Paris'i ele geçirdi.
The story had a happy ending.
- Hikayenin mutlu bir sonu vardı.
I like stories that have sad endings.
- Hüzünlü sonları olan hikayeleri severim.
If your baby is prone to rashes, you may want to apply diaper cream, powder, or petroleum jelly after cleaning your baby's bottom.
- Bebeğiniz pişiklere eğilimli ise, bebeğinizin altını temizledikten sonra bebek bezi kremi, toz veya vazelin uygulamak isteyebilirsiniz.
I bet my bottom dollar he is innocent.
- Onun masum olduğuna son dolarıma bahse girerim.
This town hasn't changed much in the last ten years.
- Bu kasaba son on yıl içerisinde çok fazla değişmedi.
Tom has been convicted of drunken driving twice in the last four years.
- Tom son dört yılda iki kez alkollü araba sürmekten mahkûm edildi.
After slapping Tom's right cheek, Mary stomped on his left foot.
- Mary, Tom'un sağ yanağına tokat attıktan sonra, sol ayağının üstünde tepindi.
When I was 17, I injured myself playing football. I collided with someone and as a result of this I broke some of my teeth.
- 17 yaşındayken, futbol oynarken kendimi yaraladım. Birisiyle çarpıştım ve bunun sonucu olarak dişlerimden bazılarını kırdım.
All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
- Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
All in all, how many different schools have you attended?
- Sonuçta, kaç tane farklı okula devam ettin?
The celebrations culminated in a spectacular fireworks display.
- Kutlamalar muhteşem bir havai fişek gösterisi ile sonuçlandı.
The European Union is set up with the aim of ending the frequent and bloody wars between neighbours, which culminated in the Second World War.
- Avrupa Birliği, ikinci dünya savaşı ile sonuçlanan sık ve kanlı komşu devletler arasındaki savaşları bitirme amacıyla kuruldu.
He was the only recourse for his family after his father's death.
- O, babasının ölümünden sonra ailesi için baş vurulacak tek kişiydi.
He took charge of the firm after his father's death.
- O, babasının ölümünden sonra firmanın sorumluluğunu üstüne aldı.
My driver's license expires at the end of this month.
- Sürücü lisansım bu ayın sonunda sona eriyor.
If your visa expires, you must leave China.
- Vizen sona ererse Çin'i terk etmek zorundasın.
The last time I went to China, I visited Shanghai.
- Çin'e gittiğim en son zaman, Şangay'ı ziyaret ettim.
The last straw breaks the camel's back.
- Devenin belini kıran son saman çöpü.
He took charge of the firm after his father's death.
- Babasının ölümünden sonra firmanın sorumluluğunu o aldı.
Last summer, I finally left the firm that I had joined twelve years before.
- Geçen yaz, sonunda on iki yıl önce katılmış olduğum firmadan ayrıldım.
I was too hasty in concluding that he was lying.
- Onun yalan söylediği sonucuna varmada çok aceleci davrandım.
Members of the board will meet for a concluding session on March 27, 2013.
- Yönetim kurulu üyeleri, 27 Mart 2013 tarihinde bir sonuç oturumu için bir araya gelecek.
The nineties generation in tennis has been utterly useless so far, exasperated fans say.
- Teniste doksanlı nesil şimdiye kadar son derece başarısız oldu, kızgın hayranlar söylüyor.
Tom was utterly disappointed.
- Tom son derece hayal kırıklığına uğradı.
I heard there were many double suicides in Sonezaki.
- Sonezaki'de birçok çift intihar olduğunu duydum.
Monica Sone was a Japanese-American writer.
- Monica Sone, Japon asıllı Amerikalı bir yazardı.
What would you like after dinner? Coffee, tea, or mint water?
- Akşam yemeğinden sonra ne istersin? Kahve, çay ya da nane suyu?
Water will evaporate after it is boiled.
- Su kaynatıldıktan sonra buharlaşır.
We arrived about forty-five minutes after sunset.
- Gün batımından yaklaşık kırk beş dakika sonra vardık.
After Tom finished watering the plants, he sat down on the porch to enjoy the sunset.
- Tom bitkileri sulamayı bitirdikten sonra, o, gün batımının keyfini çıkarmak için veranda da oturdu.
The first minutes after a heart attack are crucial.
- Bir kalp krizinden sonra ilk dakikalar çok önemlidir.
Love is above money. The latter can't give as much happiness as the former.
- Sevgi paranın üstündedir. Sonraki önceki kadar çok mutluluk veremez.
The end of which there were two little sketches of rhetoric and logic, the latter finishing with a specimen of a dispute in the Socratic method.
- Onun sonunda konuşma sanatı ve mantık ile ilgili , Socrates metodunda herhangi bir anlaşmazlık örneği ile biten ikincisinin sonunda iki küçük skeç vardı.
Sami learned he had terminal cancer.
- Sami son aşamada bir kanseri olduğunu öğrendi.
They fled the doomed company like rats deserting a sinking ship.
- Onlar sonu gelmiş şirketten, batan gemiyi terk eden fareler gibi kaçtılar.
Dynamite fishing is extremely destructive to reef ecosystems.
- Dinamit balıkçılığı resif ekosistemler için son derece tahrip edicidir.
The British people in general are extremely fond of their pets.
- İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
You will have guessed its meaning by the end of the chapter.
- Bölümün sonunda onun anlamını tahmin etmiş olacaksınız.
The boss told his secretary to come up with a good idea by the end of the week.
- Patron sekreterine hafta sonuna kadar iyi bir fikirle gelmesini söyledi.
What will happen in the eternal future that seems to have no purpose, but clearly just manifested by fate?
- Hiçbir amacı yokmuş gibi görünen ama var olmaktan başka bir kaderi olmadığı da açık olan bir sonsuzluktaki sonsuz gelecekte neler olacak?
In the end the two families accepted their fate.
- Sonunda iki aile kaderini kabul etti.
The room looks different after I've changed the curtains.
- Perdeleri değiştirmemden sonra oda farklı görünüyor.
Tom had pockets full of cash after a lucky night at the casino.
- Kumarhanedeki şanslı bir geceden sonra, Tom'un cepler dolusu nakiti vardı.
One should add a full stop at the end of the sentence.
- Cümlenin sonunda nokta konulmalı.
One should add a full stop at the end of the sentence.
- Cümlenin sonunda nokta konulmalı.
There's a full stop missing from the end of the sentence.
- Bu cümlenin sonunda bir nokta eksik.
Tom joined the navy after finishing college.
- Tom üniversiteyi bitirdikten sonra donanmaya katıldı.
The end of which there were two little sketches of rhetoric and logic, the latter finishing with a specimen of a dispute in the Socratic method.
- Onun sonunda konuşma sanatı ve mantık ile ilgili , Socrates metodunda herhangi bir anlaşmazlık örneği ile biten ikincisinin sonunda iki küçük skeç vardı.
A few minutes after he finished his work, he went to bed.
- İşini bitirdikten birkaç dakika sonra, o yatmaya gitti.
Apply two coats of the paint for a good finish.
- İyi bir sonuç için iki tabaka boya uygula.
You must appropriately review the outcome of your bargain.
- Pazarlığının sonucunu uygun bir şekilde gözden geçirmelisin.
You've got to answer for the outcome.
- Sonucun hesabını vermek zorundasın.
The latest issue of the magazine will come out next Monday.
- Derginin son basımı gelecek pazartesi yayınlanacak.
I hope this fine weather lasts till the weekend.
- Umarım bu güzel hava hafta sonuna kadar sürer.
Effort produces fine results.
- Çaba güzel sonuçlar üretir.
The Chinese and Indians say all too often: I want a son, not a daughter..
Tom nihayet eşcinsel olduğunu itiraf ettiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
- Tom sonunda kabullenmeye karar verdiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
Nihayet doktorun sekreteri Tom'un adını seslendi.
- Sonunda doktorun sekreteri Tom'un ismini çağırdı.
Tom oğullarını öldüren kaza için Mary'yi suçladı.
- Tom blamed Mary for the accident that killed their son.
O, arazisini oğulları arasında dağıttı.
- He distributed his land among his sons.
Bir çocuk bir şarkıdan daha çabuk ne öğrenir?
- What will a child learn sooner than a song?
Şarkı söyleyen çocuk benim erkek kardeşimdir.
- The boy singing a song is my brother.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
- You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
Benim bir oğlum ve bir de kızım var. Oğlum New York'ta ve kızım da Londra'da.
- I have a son and a daughter. My son is in New York, and my daughter is in London.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
- You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
Küçük oğlum araba sürebiliyor.
- My little son can drive a car.
O, şimdiye kadar sahip olduğumuz tek erkek evlat.
- He is the only son that we have ever had.
Tom mükemmel erkek evlattır.
- Tom is the perfect son.