Nevertheless, I'm immensely proud.
- Bütün bunlara rağmen, ben son derece gurur duyuyorum.
Tom is immensely powerful.
- Tom son derece güçlü.
I would highly recommend it.
- Bunu son derece tavsiye ederim.
I recommend it highly.
- Bunu son derece tavsiye ederim.
It's tremendously exciting.
- Bu son derece heyecan verici.
He is tremendously handsome.
- O, son derece yakışıklıdır.
I'm going to speak to you with utmost candor so I want you to take everything I'm about to say at face value.
- Seninle son derece açık yüreklilikle konuşacağım bu yüzden söyleyeceğim her şeyi üzerinde yazılı değerden almanı istiyorum.
Drive with the utmost care.
- Son derece dikkatli sür.
Tom desperately needed that.
- Tom'un son derece ona ihtiyacı vardı.
I desperately need a car.
- Bir arabaya son derece ihtiyacım var.
Anything is infinitely better than nothing.
- Bir şey hiçbir şeyden son derece daha iyidir.
Doing anything no matter how small is infinitely better than doing nothing.
- Ne kadar küçük bir şey yaparsan yap hiçbir şey yapmamaktan son derece daha iyidir.
I thought that went exceedingly well.
- Onun son derece iyi gittiğini düşünüyordum.
We're exceedingly proud of you.
- Seninle son derece gurur duyuyoruz.
Their equipment is extremely advanced.
- Onların cihazı son derece gelişmiş.
The British people in general are extremely fond of their pets.
- İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
Sami became enormously successful as a developer.
- Sami bir geliştirici olarak son derece başarılı oldu.
Tom seems to be extremely uncomfortable.
- Tom son derece rahatsız görünüyor.
Their equipment is extremely advanced.
- Onların cihazı son derece gelişmiş.
Tom is extremely thankful to Mary for her help.
- Tom Mary'ye onun yardımı için son derece minnettar.
She is a most gracious neighbor.
- O, son derece nazik bir komşudur.
It is terribly hot this morning.
- Bu sabah son derece sıcaktır.
Oh, I'm terribly sorry.
- Oh, son derece üzgünüm.
He was awfully skinny.
- O son derece sıska idi.
I was awfully confused by his question.
- Onun sorusuyla kafam son derece karıştı.
Tom is deadly serious.
- Tom, son derece ciddidir.
The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.
- Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.
She strongly resembles her grandmother.
- Son derece büyükannesine benzer.
I strongly suspected that he had been lying.
- Onun yalan söylediğinden son derece şüphelendim.
Mary is an exceptionally beautiful girl.
- Mary son derece güzel bir kız.
Mary is exceptionally attractive.
- Mary son derece çekici.
Last night was exceptionally cold.
- Dün gece son derece soğuktu.
It was terribly cold and nearly dark on the last evening of the year, and the snow was falling fast.
- Son derece soğuktu ve yılın son akşamında neredeyse karanlıktı ve kar hızlı düşüyordu.
He deeply regretted this loss.
- O, bu kayba son derece üzüldü.
He looked deeply into her eyes.
- Onun gözlerine son derece içten baktı.