Saat altıya kadar bir şekilde onu yaptırmalıyım.
- I must have it done somehow by six.
Sonuçta istasyona koştum ve bir şekilde tam vaktinde oraya ulaştım.
- In the end I ran to the station, and somehow got there on time.
Her nasılsa, farklı görünüyorsun.
- Somehow, you look different today.
Her nasılsa kendini kurtardı.
- Somehow, he saved himself.
Her nasılsa Tom'un bir barmen olarak çalışmasını hayal bile edemiyorum.
- Somehow I can't picture Tom working as a bartender.
Her nasılsa kendini kurtardı.
- Somehow, he saved himself.
Her nedense bugün çok iyi görünmüyorsun. Sorun mu var?
- Somehow you don't sound too good today. Is anything the matter?
Her nedense o kızdan hoşlanmaya başladım.
- Somehow I have taken a fancy to that girl.
Her nedense bana karşı öfkeliydi.
- She was somehow incensed against me.
Her nedense farklı görünüyorsun.
- You look different somehow.
Bir yolunu bulup ormanı geçeceğiz.
- We will get through the jungle somehow.
Tom bir yolunu bulup nehrin karşısına yüzerek geçmeyi başarmış.
- Tom somehow managed to swim across the river.