Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı.
- The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.
Avukat eylemin rotasını belirledi.
- The lawyer determined his course of action.
Hareketlerinin neden olduğu etkileri anladığını sanmıyorum.
- I don't think you understand the repercussions your actions have caused.
Başka ülkelerin işgali utanç verici bir etkinliktir.
- The invasion of other countries is a shameful action.
Tom, savaş sırasındaki eylemleri için pişmanlık duymaya başladı.
- Tom began to experience remorse for his actions during the war.
Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı.
- The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.
Kendimizi niyetimizle başkalarını ise davranışlarıyla yargılarız.
- We judge ourselves by our intentions and others by their actions.
Davranışlarımı açıklamak benim için zor.
- It's hard for me to explain my actions.
Hareketleri ile sözleri tutarsız.
- Her actions are inconsistent with her words.
Tokyo harekete geçmede boşa zaman geçirmedi.
- Tokyo wasted no time in taking action.
Onun açtığı davalar çok ilgisiz ve o savunmasız bırakıldı.
- The actions she took were too careless, and she was left defenseless.
Başka bir işlem yapılmayacaktır.
- No further action will be taken.
Resmi bir işlem yapılmadı.
- No formal action was taken.