Bunlar gerçeklerdir. Onlar hakkında sıkı düşünün!
- These are the facts. Think hard about them!
Gerçekler uzun yıllar boyunca açıklanmadı.
- The facts did not become public for many years.
Olay onun dürüstlüğünü kanıtlıyor.
- The fact proves his honesty.
Olay hakkındaki tüm gerçekler bilinene kadar bekleyin.
- Wait until all the facts in the case are known.
Olgun insanlar fikirler hakkında konuşur, aydınlar gerçekler hakkında, ve sıradan insanlar da ne yedikleri hakkında konuşurlar.
- Wise men talk about ideas, intellectuals about facts, and the ordinary man talks about what he eats.
O kitap, olgusal hatalarla doludur.
- That book is full of factual errors.
Yukarıdaki metin konuyla ilgili kesin bilgiler içermiyor.
- The text above contains no accurate facts on the matter.
Size gerçeklerle ilgili bilgi verdi mi?
- Did he acquaint you with the facts?