Müzisyen kafasını salladı ve küçük piyanosunu itti.
- The musician shook his head and pushed his little piano away.
İlk görüntüsünü bir müzisyen olarak yaptı.
- She made her first appearance as a musician.
Biz, ona takımın en iyi oyuncusu gözüyle bakıyoruz.
- We regard him as the best player on the team.
Ben, iyi bir tenis oyuncusu olduğunu duyuyorum.
- I hear that you are a good tennis player.
Dünyanın en büyük şarkıcıları ve ünlü müzisyenlerinin çoğu şişmandır ya da en azından bariz şekilde tombuldur.
- The world's greatest singers and most of its famous musicians have been fat or at least decidedly plump.
Esas olarak bir stüdyo müzisyeni olarak çalışsam da, fazladan para kazanmak için biraz sokak çalgıcılığı yaparım.
- Though I mainly work as a studio musician, I do a little busking to make some extra money.