Bir ölçüde Japonca konuşur.
- She speaks Japanese to some extent.
Tom Mary'nin sorununu bir ölçüde anlayabilir.
- Tom can understand Mary's problem to some extent.
Söylenti bir dereceye kadar doğru.
- The rumor is true to some extent.
Bir dereceye kadar ona güvenirim.
- I trust him to some extent.
Bir yere kadar seni anlayabilirim.
- I can understand you to some extent.
Bir yere kadar bu problemi anlayabilirim.
- I can understand this problem to some extent.
... so understanding that to some extent human ...