Bu problemin çözümü çok basit.
- Solving this problem is simple.
Sorunun çözümünde hiç güçlük çekmedi.
- He had no difficulty in solving the problem.
O, sorunu çözmeyi başardı.
- He succeeded in solving the problem.
Onu çözmek için kendi tarzım var.
- I have my own way of solving it.
O, sorunu çözmeyi başardı.
- He succeeded in solving the problem.
Problemi çözmeye çalış.
- Try solving the problem.
Ben sorunu halletmeye çalıştım.
- I tried solving the problem.
O, sorunu çözmek için çalıştı, ama şansı yoktu.
- He tried to solve the problem, but had no luck.
Dick o problemi çözmek için boşuna çalıştı.
- Dick tried to solve the problem, in vain.
Bu sorunu halletmek zor.
- It is difficult to solve this problem.
Bir şeyi halletmek için en iyi metot bazen en basitidir.
- The best way to solve a problem is sometimes the simplest.
Çözmesi zor bir problemdi.
- It was a difficult problem to solve.
Çözmesi zor bir problemdi.
- It was a problem difficult to solve.
Allen'e çözülmesi imkânsız bir problem verilmişti.
- Allen was given a problem that was impossible to solve.
Bu benim problemi nasıl çözdüğümdür.
- This is how I solved the problem.
Çoğu problem gibi bu da sonunda çözülür, sanırım.
- Like most problems, this will eventually be solved, I think.
Eğer kendi kendine yetmeyi vergiye tâbi yapmış olsalar, tüm ekonomik sorunlar çözülürdü.
- All economic problems would be solved, if they made complacency taxable.
... solving skills. ...
... problem-solving critical thinking ...