O, zamanında varmak için koştu. - He ran, so as to arrive on time.
O, zamanında varmak için koştu.
He ran, so as to arrive on time.
İşitebilmek için önde oturdu. - He sat in the front so as to be able to hear.
İşitebilmek için önde oturdu.
He sat in the front so as to be able to hear.