Sabahleyin bir koşuşturmadan kaçınmak için bugün biraz geç saatlere kadar çalışacağım.
- Today I'm working a little late so as to avoid a rush in the morning.
O, zamanında varmak için koştu.
- He ran, so as to arrive on time.
Teşvik paketi ağır biçimde eleştirildi.
- The stimulus package was heavily criticised.
Ağır şekilde sakinleşmiştim.
- I was heavily sedated.
Yola koyulamadılar çünkü çok kar yağdı.
- They could not set out because it snowed heavily.
Bill babasının çokça sigara içmesinden nefret ediyor.
- Bill hates his father smoking heavily.
Aşırı derecede yağmur yağıyor.
- It is raining heavily.
Tom aşırı derecede nefes alıyor.
- Tom is breathing heavily.
Bina yangında ağır şekilde hasar gördü.
- The building was heavily damaged by fire.
Ağır şekilde sakinleşmiştim.
- I was heavily sedated.
Ne kadar şiddetle kar yağarsa yağsın gitmek zorundayım.
- No matter how heavily it snows, I have to leave.
Tom şiddetle öksürmeye başladı ve onun sağlığı hakkında endişeliyim.
- Tom has started coughing heavily and I'm worried about his health.
his heavily muscled arms.