Adam onu bir kenara itti.
- The man shoved her aside.
Tom kitabı bir kenara koydu ve yukarı baktı.
- Tom laid the book aside and looked up.
O bir kenara biraz benzin koydu.
- He puts aside some gas.
Tom kitabı bir kenara koydu ve yukarı baktı.
- Tom laid the book aside and looked up.
Şaka bir yana, işe yarayabilir.
- All kidding aside, it may work.
Bunu benim için bir yana koy.
- Lay this aside for me.
Trene zamanında yetişmek için acele etti.
- He hurried so as to be in time for the train.
İşitebilmek için önde oturdu.
- He sat in the front so as to be able to hear.