Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.
- I sometimes wonder if I am a girl.
O, Kanadalı bir kızla evlendi.
- He married a Canadian girl.
Küçük kız güzel bir kadın oldu.
- The little girl grew into a beautiful woman.
Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.
- Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.
Bu gece kardeşimin sevgilisiyle buluşacağım.
- I'm going to meet my brother's girlfriend tonight.
Priscilla Chan, Mark Zuckerberg'in sevgilisidir.
- Priscilla Chan is the girlfriend of Mark Zuckerberg.
Onun kız arkadaşı Japon.
- His girlfriend is Japanese.
Tom ve kız arkadaşı aynı sınıfta.
- Tom and his girlfriend are in the same class.