Köpeğin akıllı olduğunu düşünmüyor musun?
- Don't you think the dog is smart?
O ondan daha akıllıdır.
- He's smarter than her.
O, çok zeki bir çocuktur.
- He is a very smart boy.
O sahiden zeki, değil mi?
- She's really smart, isn't she?
Tom tatlı, akıllı ve yakışıklıdır.
- Tom is sweet, smart, and handsome.
O akıllı, yakışıklı ve kibardır.
- He's smart, handsome and polite.
Bu yapılacak güzel bir şey.
- It's the smart thing to do.
O, Mary'den daha akıllı fakat onun kadar güzel değil.
- She's smarter than Mary, but not as beautiful.
Tom daha şık görünmek istediği için sahte gözlük taktığını kabul etti.
- Tom admitted that he wears fake glasses because he wants to look smarter.
O, şık bir şekilde giyinmişti.
- She's smartly dressed.
Cümleler kelimelere içerik getirir. Cümlelerin kişilikleri vardır. Onlar komik, akıllı, aptal, anlayışlı, dokunaklı, incitici olabilirler.
- Sentences bring context to the words. Sentences have personalities. They can be funny, smart, silly, insightful, touching, hurtful.
Çok çabuk yaşlanıyor, çok geç akıllanıyoruz.
- We're too soon old, too late smart.
Tom yeni bir akıllı telefon almak istiyor.
- Tom wants to buy a new smartphone.
Tom'un yeni akıllı telefonu gerçekten büyük. Artık bir telefona bile benzemiyor.
- Tom's new smartphone is really big. It doesn't even look like a phone anymore.
Tatoeba ukalalar için ilgi çekici bir oyun alanıdır.
- Tatoeba is an interesting playing field for smartasses.
Tom'un yeni akıllı telefonu gerçekten büyük. Artık bir telefona bile benzemiyor.
- Tom's new smartphone is really big. It doesn't even look like a phone anymore.
Ne kadar akıllı olduğun önemli değil. Eğer çok çalışmazsan asla başarılı olmayacaksın.
- It doesn't matter how smart you are. If you don't work hard, you'll never succeed.
Teorinin ne kadar güzel olduğu önemli değil, ne kadar akıllı olduğun önemli değil. Eğer o deneyle uymuyorsa, o yanlıştır.
- It doesn't matter how beautiful your theory is, it doesn't matter how smart you are. If it doesn't agree with experiment, it's wrong.
Mary'den daha akıllı ama Mary kadar hoş değil.
- She's smarter than Mary, but she's not as pretty as Mary.
Tom gösterişli ve güzel bir ev yapmak istiyor.
- Tom wants to build an ostentatious and smart house.
There is a smart shower at 5 P.M., and in the midst of it a hummingbird is busy about the flowers in the garden, unmindful of it, though you would think that each big drop that struck him would be a serious accident.
He moved convulsively, and as he did so, said, I'll be quiet, Doctor. Tell them to take off the strait waistcoat. I have had a terrible dream, and it has left me so weak that I cannot move. What's wrong with my face? It feels all swollen, and it smarts dreadfully..
a smart outfit.
He became tired of his daughter's sarcasm and smart remarks.
... And we wanted to make public transit much, much smarter. ...
... that we're smarter at the edge than we are in the middle. ...