Tom, Bill'den daha yavaş konuşur.
- Tom speaks slower than Bill.
Lütfen daha yavaş konuşun.
- Speak slower, please.
Biraz daha yavaş konuşur musun?
- Can you speak a little slower?
Lütfen daha yavaş konuşun.
- Speak slower, please.
Lütfen daha yavaş konuşabilir misin?
- Could you speak more slowly, please?
Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
- Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
Döner kavşağın amacı trafiği yavaşlatmaktır.
- The purpose of a roundabout is to slow down traffic.
Onlar sahneyi ağır çekimle gösterdiler.
- They showed the scene in slow motion.
Sahneyi ağır çekimde görmek istiyorum.
- I want to see the scene in slow motion.
Çocukluk çağında, zaman yavaş olarak geçer.
- In childhood, time passes slowly.
Bu hafta zaman çok yavaş geçti.
- Time passed very slowly this week.
Araba sürerken virajlarda yavaşlamak zorundasınız.
- When you are driving, you should slow down on corners.
Yavaşlamak zorundayız.
- We have to slow down.
Bu günlerde iş çok kesat.
- Business is so slow these days.
İşler gerçekten kesatlaştı.
- Business has really slowed down.
Basketbolla karşılaştırıldığında, beyzbolun biraz yavaş ve sıkıcı olabileceği düşünülebilir.
- Compared to basketball, baseball might be considered a little slow and boring.
Tom golf sever ama Mary onun yavaş ve sıkıcı olduğunu düşünüyor.
- Tom likes golf, but Mary thinks it's slow and boring.
Saat on dakika geri kalmış.
- The clock is ten minutes slow.
Kol saatim geri kalmış olmalı.
- My watch must be slow.
Araba sürerken virajlarda yavaşlamak zorundasınız.
- When you are driving, you should slow down on corners.
Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
- Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
Bu saat on dakika geridir.
- This watch is ten minutes slow.
Saatim beş dakika geri kalmış.
- My watch is five minutes slow.
Tom baş aşağı yavaş yavaş yürüyordu.
- Tom was walking slowly with his head down.
O benden ayrılıyordu ve yavaş yavaş yürüyordu.
- She was leaving and was walking slowly from me.
Can you speak more slowly, please?
- Can you speak slower, please?
He that is slow to wrath is of great understanding. --Prov. xiv. 29.
These changes in the heavens, though slow, produced Like change on sea and land, sidereal blast. --Milton.
John is very slow; he is ten seconds behind everybody else when it comes to math.
That clock is slow.
a slow train.
I'm just sitting here with a desk of cards, enjoying a slow afternoon.
Speak more slowly, please.
- Speak more slowly, please!
Speak more slowly, please!
- Speak more slowly, please.
... have gone up, it's true, but they've gone up slower than any time in the last 50 years. ...
... Android guy up. He pedals slower, he moves the Android guy down. ...