İşitebilmek için önde oturdu. - He sat in the front so as to be able to hear.
İşitebilmek için önde oturdu.
He sat in the front so as to be able to hear.
İki âşık çay içerek yüz yüze oturdular. - The two lovers sat face to face, drinking tea.
İki âşık çay içerek yüz yüze oturdular.
The two lovers sat face to face, drinking tea.