Tom disappeared into the mist.
- Tom sis içinde gözden kayboldu.
A curtain of mist blocked our view.
- Bir sis perdesi bizim görüşümüzü engelledi.
The fog prevented him from seeing very far ahead.
- Sis onun çok uzağı görmesini engelledi.
I could see nothing but fog.
- Sisten başka bir şey göremedim.
Smog hung over Tokyo.
- Tokyo'nun üzerine sis çöktü.
The air was infected with photochemical smog.
- Hava fotokimyasal sis ile enfekte edildi.
Dün kız kardeşim Kobe'ye gitti.
- Yesterday my sister went to Kobe.
O, bana kız kardeşini tanıttı.
- He introduced his sister to me.
Mary Tom'un ablasıdır.
- Mary is Tom's older sister.
O onun ablası gibi görünmesine rağmen, gerçekte onun annesidir.
- Though she looks like his older sister, the fact is that she is his mother.
Kızkardeşini görmek istiyorum.
- I want to see your sister.
O gerçekten Tom'un kızkardeşi mi?
- Is that really Tom's sister?