Şimdiye kadar çabalarım beyhudeydi.
- My efforts have been futile thus far.
Üniversiteye gitmek beyhude değildir.
- It isn't futile to go to university.
Çikolata söz konusu olduğunda direnç faydasızdır.
- When it comes to chocolate, resistance is futile.
The senselessness of the act appalled him.
- Die Sinnlosigkeit der Tat erschreckte ihn.
War results only in senseless and violent destruction.
- Krieg führt nur zu sinnloser und brutaler Zerstörung.